31 Aralık 2012 Pazartesi

Sakin Olma(ma)m Lazım


Şıp diye bilir herkes Hayko Cepkin’i. Sakin Olma(ma)m Lazım, sarı saçlar, Adidas eşofman ve ay temalı bir videokliple gördük onu ilk kez. Tanışma o zaman başladı. Yarası Saklı’ydı herkesin içinde. Hüzünle Karışık zamanlarımızı Eller Aldı. Son Kez haykırdık sevdiklerimize: Görmüyorsun diye. Boşluk’a düşmüştük hepimiz, Hayko da dedi ki Seninki Dert Mi? Zaman Geçti yine her zamanki gibi, sevdiklerimiz hep Ben Gideyim dedi. Fırtınam’a tutunamayanlar şöyle dediler: Hangimiz Masumuz? Bırak dedi sonra herkes, bırak Yalnız Kalsın. Bilmezsin dediler, Sıkı Tutun düşmemek için. Kaos vardı her yerde, Siren’ler çaldı acı acı. Bertaraf Etmesi’ne etmiştik her şeyimizi de anlayamadık bu 777’yi. Sonra Görüşelim dediler, tamam dedik, Ölüyorum dedim, Melekler bakıyor o işe dediler. Bonus olarak da İntro’ları doldurdular kefenin ceplerine. Yol Gözümü Dağlıyor dedim, Yolun Sonu’nu biz göremedik ki dediler. Sandığım Hazır dedim, elbet içi dolar dedim, onun Sahibi Yok dediler. E siz Açtırdınız Kutuyu dediler sonra bize, biz de bir Doymadınız be dedik. Gelin Olmuş, beyaz kefen giymiş aşklarını görenler Balık Olsaydım dediler. Sonra … böyle Aşkın Izdırabı’nı dediler, Paranoya yaftası yediler. Platonik sevelim o halde dediler, Tek Gecelik var salak mısınız dedik biz de. Geç Kaldım ben bu aşk meşk işlerine dedim, zaten Tükenmiş’sin sen oğlum dediler. Aşk Kitabı’nın yazanı nerde dedikçe amma da Takıntı’lısın dediler. Kıskançlık yapmayın dedikçe bizimkisi senin gibi Kabulleniş değil dediler. İçgüdü’lerimiz bizi yanıltmaz asla dediklerinde, kaçıncı Boynuz’u yediklerini anlayamadılar…



İşte, Hayko Cepkin’in tüm şarkılarının benim gözümden özeti. Her işi bir düzen içinde olan, bir sonraki işi bir öncekini anlamlandıran, tanımlayan bir müzik adamı. Gecekondu’da Bağa Gel Bostan’a gel ile milleti oynatan, Ağlarsa Anam Ağlar ile gönülleri dolduran, Demedim mi diyerek iftar öncesi içimize huzur dolduran adam. Acayip Hikayeler’in Baykuş’lu ahkâm kesicisi, Extreme-G’nin paraşütçüsü. Yaz yaz bitmiyor hem müzikte hem de müzik dışında yaptıkları. Brutal’ın kralı, mahallemizin abisi Hayko Cepkin. İlk çıktığı zamanlarda pek çok kişinin nefret ettiği, şimdilerde ise pek çoğumuzun vazgeçilmezi. Eskişehir’e sık sık gelen, geldiğinde de müziğe doyuran usta. Benden bu kadar, varın biraz da siz keşfedin…

27 Aralık 2012 Perşembe

SET denince artık akla onlar geliyor



Eskişehir’e, üniversiteye ilk geldiğim yıl tanıştım onlarla. 2008 ve öncesinde gelenler bilir, Ares diye sıcacık bir ortamı olan rock bar vardı Adalar’da. Arkadaşlarla Salı günlerinin çoğunu orada geçirirdik. Akademik Uyarı’ydı o zamanlar grubun ismi. Efsane olmuş Türkçe ya da yabancı rock-metal şarkıları onlardan dinlerdik. Vokalde Murat Yapıcı, solo gitarda Altan Özdil, ritm gitarda Özcan Yapıcı, bas gitarda Cihan Peker ve bateride Burak Mutlu kadroyu oluşturuyordu. Cihan’ın yerine Durmuş Kızak geldi. Grup bu kadroyla uzun süre yola devam etti. Sonra o güzelim mekân yıkıldı ama grup 222 Park’ta performanslarına devam etti. Kendi bestelerini de kattıkları geniş repertuarlarıyla benim gözümde harika konserlere imza attı. Hala da atıyor. Konuşarock’ta canlı performans ve ardından Es-Es dizisindeki bir sahnede televizyonda da göründüler. Ekim 2010’da kendi tarzını yakalayan grup, SET adıyla dinleyenlerinin karşısına çıktı. Uzun yıllar grupla birlikte çalışan müzisyen Emrah Ergüleç’in perküsyonuyla 6 kişi olan grup, konserlerinde sahne şovlarıyla yeniliklerini ortaya koymaya devam etti. Repertuarlarında Balkan Rock ve Türkçe Rock şarkılara daha çok yer vermeye başlayan grup, Aytaç’ın okul sebebiyle İstanbul’a gidişiyle ve Emrah’ın gruptan ayrılışıyla solo gitar yerine klavye eklemeyi uygun gördü. Burak Ceberut’un klavyesiyle son şeklini alan grup, Pazartesileri Ankara Passage Pub, Salı ve Cuma günleri de Eskişehir Şat Pub’da sahne performanslarına devam ediyor.



SET, Eskişehir’de kaliteli müzik yapan 2-3 gruptan sadece biri. Ares ve benzeri mekânların kapanmasından sonra Eskişehir’de ciddi bir rock bar eksiği oluştu. Pek çok grup ya da müzisyen sırf bu yüzden dinleyicilerine ulaşmakta güçlük çekiyor. Madem durum budur, o zaman biz de elimizde var olan kaliteli adamları yalnız bırakmayalım. Daha önce dinlememiş olanlar için de şunu söylemek isterim: Pek çok arkadaşımla dinlemeye gittim. Ben iş sebebiyle eskisi kadar gidemiyorum ama büyük bir bölümü SET’in müdavimleri arasına girdi. Adres belli, müzik belli. Buyurun o halde… 

22 Aralık 2012 Cumartesi

Çeyrek asırlık gururumuz: Pentagram


Türkiye’nin, bana göre, tek heavy metal grubudur Pentagram ya da yurt dışında bilinen ismiyle Mezarkabul. İlköğretimin son demlerine girerken bana müzik CDlerini hibe eden amcam, bir CD’nin içerisine o güne kadarki tüm Pentagram albümleri atmış. Tabi o zamanlar sadece Türkçe müzik dinlediğimden, ilk albümleri olan Trail Blazer şarkılarını hiç dinlemedim. Pentagram’a Unspoken ve Anatolia albümleriyle başladım. İlk başta sözleri için dinlediğim şarkılar, sonradan sadece müzikleri için dinlediğim şarkılar haline dönüştü. Dinleyenler bilecektir, Anatolia’da adı üstünde Anadolu ezgileri var. Aşık Veysel’den Şeytan Bunun Neresinde ve Uzun İnce Bir Yoldayım’ın metal düzenlemeleriyle, “Çağrı” filminin soundtracki olarak akıllara kazınan müziğiyle giren 1000 In The Eastland albümün öne çıkanları olmuştu. İlk başlarda “Satanist” grubu olarak hedef gösterilen grup, Bir şarkısıyla tüm ezberleri bozup tabiri caizse bir dumur yaratmıştı.



Sözleri bir kenara bırakacak olursak; Pentagram adeta bir müzik fabrikası oldu. Hakan Utangaç ve Cenk Ünnü tarafından temelleri atılan grup, Tarkan Gözübüyük ve rahmetli Ümit Yılbar’ın katılmasıyla ilk kadrosunu oluşturdu. İlk ciddi sahne deneyimlerini ise Moda’da bir düğün salonunda 200 kişiye verdikleri konserle yaşadılar. Kayıtlara “Efsane Moda Konseri” olarak geçen performansın detaylarını öğrenmek için herhangi bir arama motoruna efsane moda konseri yazmanız yeterlidir. Bu konserden sonra grup sahne performanslarına devam etti. 1990 yılında Ümit Yılbar’ın gruptan ayrılmasının ardından Murat Net kadroya dahil oldu ve ilk albüm olan Pentagram çıktı. Albüm 30.000 sattı ve bu bir rekordu. Albüm sonrası yurt dışı performanslarına da başlayan grup yeniden eleman değişikliğine gitti ve Murat Net’in yerine Bartu Topbaş ile Demir Demirkan gruba katıldı. Toptaş’ın İsveç’e gitmesi üzerine Ogün Sanlısoy mikrofonu devraldı. 1992’de Trail Blazer albümünü çıkaran grup, tarzını iyice pekiştirmiş ve kabul ettirmişti. O sıralar askerde olan eski üyelerden Ümit Yılbar’ın Siirt’te teröristlerle girdiği çatışmada şehit düşmesinin ardından, albümde yer alan “Fly Forever” şarkısı O’na ithaf edildi. Demir Demirkan’ın Amerika’ya gitmesinin ardından uzun yıllar değişmeyecek olan vokal Murat İlkan gruba katıldı. Demir Demirkan 2 yıllık bir aranın ardından tekrar gruba dahil oldu ve 1997 yılında Anatolia albümü gönülleri fethetmeye geldi. Popçular Dışarı ve Bir albümlerini arka arkaya yayınlayan grupta Demir Demirkan artık yoktu. Onun yerine Metin Türkcan geldi. 2001’de Unspoken ile yeniden hayranlarına merhaba diyen grup, Bu albümden sonra 11 yıl suskun kalacak olan grup, 2007 yılında 20’nci konseri vermiş ve bunu DVD formatında piyasaya sürmüştür. Bu esnada Ogün Sanlısoy gruptan ayrıldı ve solo olarak kariyerine devam etti. 2010 yılında Murat İlkan’ın rahatsızlığı sebebiyle boşalan vokal koltuğuna Gökalp Ergen oturdu ve grup Wasteland adlı bir şarkı ile 10 yıl sonra yeniden çalışmalara başladı. 2012 yılında aralarında Wasteland’in de bulunduğu 10 şarkılık MMXII(2012) albümüyle hayranlarına büyük müjdeyi verdi. Sahne performanslarına da yeniden başlayan grup, 25 yıllık tecrübelerini her fırsatta konuşturmaya devam ediyor.



Sonuç olarak; Türkiye’nin en usta müzisyenlerini barındıran/çıkartan Pentagram, çeyrek asırdır ezgileriyle bizden bir müziği dünyaya tanıtmaya devam ediyor. Grup elemanlarının hemen hemen hepsi aynı zamanda prodüktör oldukları için pek çok sanatçının albümlerinde imzalarını görebilirsiniz. Ben ise onları en son 2008’de geldikleri Eskişehir’de tekrar görmenin ümidiyle, ilgiyle izlemeye devam ediyorum. Hem Türkçe hem de İngilizce şarkılar barındıran Pentagram albümlerini henüz dinlemeyenler varsa eğer, çok şey kaçırmadınız dostum. Her şey bir tık ötede. Müzikli güzel günlere…


21 Aralık 2012 Cuma

Herkese yeniden merhaba. Uzun zamandır güncelleyemediğim sayfama yeni fotoğraflar ve söyleşileri ekledim. Daha fazlası da gelecek. Takipte kalın ;)İyi eğlenceler.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Sahne önünden herkese merhaba!

Öncelikle kendimi tanıtmak isterim. 1989'da soğuk bir Kasım gecesi doğmuşum. Bizimkiler kız beklerken birdenbire ben gelmişim. Bu durum herkesi daha bir memnun etmiş tabi. Neyse, memleketim Çanakkale'nin Çan ilçesindeki öğrenimimin ardından Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın ve Yayın Bölümü'nü kazandım. Kısmetse seneye bitecek. Ayrıca Eskişehir Hürriyet adlı bölge gazetesinin de magazin muhabiriyim. Bu blogda o Sibirya soğuklarının kol gezdiği gecelerde çektiğim fotoğrafları ve bin bir zorluklarla, menajerlerle kavga ede ede yaptığım söyleşiler olacak. Ben fotoğrafları çekerken de söyleşileri yaparken de çok eğlenmiştim. Umarım sizler de eğlenir, beni yalnız eğlenmeye mahkum etmemiş olursunuz. Bu arada hazırladığım radyo programları da var. Onları da yükleyeceğim en kısa sürede ;) İyi eğlenceler hepimize, Eskişehir Sahneleri artık sizinle...

Not: İçerikleri yukarıdaki sekmelere tıklayarak bulabilirsiniz.