"Müziğe yeni bir yol açtık"
Müzik eleştirmenlerinin geleceğin
yetenekleri arasında gösterdiği şarkıcı, söz yazarı ve besteci Mabel Matiz, Eskişehir
konseri öncesinde müzik yolculuğundan bahsetti. Asıl mesleği diş hekimliği olan
Matiz, Ceylan Ertem, Jehan Barbur gibi isimlerle müziğe yeni ve farklı bir hava
kattıklarını söyledi. Özgün sesi ve farklı yorumuyla büyük ilgi gören genç
sanatçı, şarkılarındaki hikâyeleri her şeye açık olmaya bağlıyor. Popüler
müzikten ayrı, merkezi İstanbul olan yeni bir yol açtıklarını belirten Mabel
Matiz, müzikte bir şeyleri değiştirebileceklerine inandığını söyledi.
Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi’nde kariyerinizin ilk üniversite söyleşisini gerçekleştirdiniz.
Nasıl geçti söyleşiniz, öğrenciler neler sordu size?
İlk söyleşimi yapmış olmanın
mutluluğunu bugün Eskişehir’de yaşadım. Çok güzeldi. Genelde benim müzisyenlik
sürecimle ilgili sorular vardı. Diş hekimliğini bırakıp müziğe yönelmem
üzerinden, farklı bir kulvara yönelmek isteyenlere önerilerimi sordular.
Şarkıların hikâyelerini, her zamanki gibi isim hikâyemi sordular. Çok
eğlenceliydi ve gösterilen ilgi beni çok mutlu etti.
Müziğe cover yani düzenleme grubu
denemeleriyle başladınız. Solo devam etme süreci nasıl gelişti?
2005-2006 yıllarında üniversitede
cover grubumuz vardı. Grupla çalışmalara devam ederken, kendi şarkılarımı
yazmaya başladım. Bunlar deneme şarkılarımdı. Sonra ilk şarkım Arafta’yı
yazdım. İlk albümün çıkış ve klip şarkısı da bu oldu. 2007’den ilk albüme kadar
şarkıların demo kayıtlarını aldım. İnternet sitemde bu demoları paylaştım.
Şarkılar internet mecrasından insanlara ulaşmaya başladı. Bu esnada Engin
Akıncı ile tanıştık ve albüm sürecimiz başladı.
İnternet demişken; özellikle 2000li
yılların başlarında internet üzerinden pek çok müzisyen sesini daha çok
duyurmaya başladı. Seksendört, Yüksek Sadakat gibi gruplar bu işte başı çekti. Bir
de bir anda çıkıp bir anda ortadan kaybolanlar oldu. Siz interneti nasıl
kullanıyorsunuz?
İnterneti etkin kullandığımızı
düşünüyorum. Konser duyuruları, albümle alakalı duyurular, bazen şiirler için
özellikle sosyal ağları kullanıyorum. İnternet, müziğimin insanlara ulaşmasında
dün olduğu gibi bugün de birincil aracım. Çünkü radyolarda ve televizyonlarda
yeni yeni görünmeye başladım.
Yoğun konser programlarınız oluyor.
Albümler de bir sene arayla piyasaya çıktı. Bu süreç sizi yordu mu?
İlk albüm 2011 Mayıs’ta çıktı.
Yaklaşık bir yıl sonra da yeni albümün kayıtlarına başladık. Ağustos-Kasım
arası albüme odaklandığımız için çok yoğun bir konser takvimimiz olmadı. Konser
ve albüm konusunda dengeli çalışıyoruz. Bu yüzden yorucu olmadı.
Özgün bir ses ve özgün bir yorumla
dinleyenlerinizi selamladınız. Müzik eleştirmenleri sizi gelecek vaat eden
müzisyenler arasında görüyor. Bu tür olumlu yaklaşımları göz önüne alırsak,
merkezinde Mabel Matiz olan bir ekol oluşur mu?
Ekol oluşturma konusunun
değerlendirmesini ben yapamam. Yalnız olarak değil de birlikte yola çıktığımız
dostlarımızla birlikte yeni bir yol açtık diyebilirim. Ceylan Ertem, Jehan
Barbur, Replikas gibi isimlerle apayrı bir hava oluşturduğumuza inanıyorum. Aynı
dönemde albümler, aynı dönemde konserler yapıyoruz. Bir nevi aile olduk. Aynı
yerlerde konserler oluyor, birbirimizi dinlemeye gidiyoruz. Bir aileyiz ve
giderek çoğalıyoruz. Bu da beni hep beraber bir şeyleri değiştirebileceğimize
inandırıyor.
Teoman, Göksel ve Ceylan Ertem’e
şarkı vermişsiniz. Son albümünüz Yaşım Çocuk’ta da Aşk Yok Olmaktır adlı bir
Yıldız Tilbe şarkısı var. Sezen Aksu’yla birlikte bir şarkı yazma isteğiniz
var. Bu üretkenliğin temelinde ne var?
Çok iyi bir okuyucuyum. Zaten
ismimi de Kumral Ada Mavi Tuna romanında yer alan Tuna karakterinin takma adından
alıyorum. Fakat eskisi kadar yoğun bir okuma düzenim olmuyor. Bunu biraz şiirle
telafi etmeye çalışıyorum. Albümlere ve konserlere yoğunlaşmak beni biraz
okumaktan uzaklaştırıyor. Aslında uzaklaşmak değil de bir konsantrasyon
eksikliği oluyor. Türkiye’nin pek çok yerinde konserler veriyoruz ve
yolculuklar oldukça yorucu oluyor. Her şeye açık, hiçbir kısıtlamaya yer
olmayan bir hayatım var. Önyargı sahibi olmamaya gayret ediyorum. Bu da dünya
görüşü açısından algıları açan, dolayısıyla yazarken hikayeleri açan bir
anahtar görevi görüyor. Bu kadar farklı hikâyelerini, birbirinden farklı
şarkıların albümlerde bir araya gelmesi bununla alakalı. Her şeyle ilgiliyim ve
üretkenliğimi de bu şekilde besliyorum.
Sisteme eleştiriler içeren Krallar
ve Alaimisema adlı şarkılarınız var. Sistemi şarkısıyla eleştirenler var.
Şarkısıyla değil başka tür eylemlerle sistemi eleştiren müzisyenler var. Siz
hangi yönde düşünüyorsunuz?
Kim hangi şekilde duygularını,
fikirlerini ifade ediyorsa o şekilde eleştirisini yapsın diyenlerdenim. Ben
şarkı yazarak ve söyleyerek eleştirme taraftarıyım. Yöntem önemli değil, yapmak
istediğiniz şeyi yapabilmek önemli diye düşünüyorum.
Kliplerinizin çoğu format olarak
birbirine benziyor. Fakat Kül Hece ve yeni albümün çıkış şarkısı Zor Değil’in
klipleri diğerlerinden ayrılıyor. Kliplerin formatı sizin seçiminiz mi yoksa
yönetmenle mi alakalı?
Kül Hece kliplerim arasında kendime
en uzak bulduğum kliptir. Bazen sizin düşündüğünüzle başkasının istediği bir
olmayabiliyor. Fakat öyle ya da böyle bunlar güzel tecrübeler. Zor Değil ise en
beğendiğim işlerden biri oldu. Üst üste konan fotoğraflarla siyah beyaz bir iş
ortaya çıktı. Genelde klip tercihlerini yönetmenlere bıraksam da ortak bir
fikir üzerinden yola çıkıp klip işlerini bu şekilde hazırlıyoruz.
Başarılı bir orkestranız var. Hem
albümlerde hem de konserlerde onlarla çalışıyorsunuz. Özellikle perdesiz
gitarıyla Cihan Mürtezaoğlu şarkılarınıza bambaşka bir hava katıyor. Yeni
işlerinizde perdesiz gitarı daha çok duyabilecek miyiz?
Albümlerden ziyade sahne
performanslarında perdesiz gitar pek çok şarkıda kullanılıyor. Doğası gereği
doğaçlamaya oldukça açık bir enstrüman. Perdesiz gitarın yakışacağı her şarkıda
kullanıyoruz.
Konser ve albüm dışında farklı
projeleriniz olacak mı?
Konser ve albüm dışı bir proje
henüz yok. Ama bir sinema filmine müzik yapma hayalim var. Perdede film sonunda
yazılar akarken bir şarkım çalsın istiyorum. Dizi müziği de aynı şekilde,
özellikle Cihan’la yapmayı çok isterim. Önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan
Aysel Gürel Tribute albümünde bir şarkı seslendirdim. Konserler devam ediyor.
Adapazarı, Bilecek, Samsun, Erzurum, Ankara, Antalya gibi şehirlere gideceğiz. Güzel
bir turne olacak. Gitmediğimiz yerleri de görmüş, konser vermiş olacağız.
Eskişehir’i müzikal anlamda ve
dinleyici kitleniz açısından nasıl buluyorsunuz?
Eskişehir sık sık gelmeye
çalıştığımız müziğe sıkı sıkı sarılan bir şehir. Herkesin bildiği gibi burası
harika bir öğrenci kenti. Eskişehirli dinleyenlerimi çok seviyorum. Her
gelişimde onları beni dinlemeye geldiklerini görünce çok seviniyorum. Bugün
üniversitede yaptığımız söyleşide de çok güzel vakit geçirdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder