29 Mayıs 2013 Çarşamba

Mabel Matiz Söyleşisi

                                         "Müziğe yeni bir yol açtık"




Müzik eleştirmenlerinin geleceğin yetenekleri arasında gösterdiği şarkıcı, söz yazarı ve besteci Mabel Matiz, Eskişehir konseri öncesinde müzik yolculuğundan bahsetti. Asıl mesleği diş hekimliği olan Matiz, Ceylan Ertem, Jehan Barbur gibi isimlerle müziğe yeni ve farklı bir hava kattıklarını söyledi. Özgün sesi ve farklı yorumuyla büyük ilgi gören genç sanatçı, şarkılarındaki hikâyeleri her şeye açık olmaya bağlıyor. Popüler müzikten ayrı, merkezi İstanbul olan yeni bir yol açtıklarını belirten Mabel Matiz, müzikte bir şeyleri değiştirebileceklerine inandığını söyledi.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde kariyerinizin ilk üniversite söyleşisini gerçekleştirdiniz. Nasıl geçti söyleşiniz, öğrenciler neler sordu size?

İlk söyleşimi yapmış olmanın mutluluğunu bugün Eskişehir’de yaşadım. Çok güzeldi. Genelde benim müzisyenlik sürecimle ilgili sorular vardı. Diş hekimliğini bırakıp müziğe yönelmem üzerinden, farklı bir kulvara yönelmek isteyenlere önerilerimi sordular. Şarkıların hikâyelerini, her zamanki gibi isim hikâyemi sordular. Çok eğlenceliydi ve gösterilen ilgi beni çok mutlu etti.

Müziğe cover yani düzenleme grubu denemeleriyle başladınız. Solo devam etme süreci nasıl gelişti?

2005-2006 yıllarında üniversitede cover grubumuz vardı. Grupla çalışmalara devam ederken, kendi şarkılarımı yazmaya başladım. Bunlar deneme şarkılarımdı. Sonra ilk şarkım Arafta’yı yazdım. İlk albümün çıkış ve klip şarkısı da bu oldu. 2007’den ilk albüme kadar şarkıların demo kayıtlarını aldım. İnternet sitemde bu demoları paylaştım. Şarkılar internet mecrasından insanlara ulaşmaya başladı. Bu esnada Engin Akıncı ile tanıştık ve albüm sürecimiz başladı.



İnternet demişken; özellikle 2000li yılların başlarında internet üzerinden pek çok müzisyen sesini daha çok duyurmaya başladı. Seksendört, Yüksek Sadakat gibi gruplar bu işte başı çekti. Bir de bir anda çıkıp bir anda ortadan kaybolanlar oldu. Siz interneti nasıl kullanıyorsunuz?

İnterneti etkin kullandığımızı düşünüyorum. Konser duyuruları, albümle alakalı duyurular, bazen şiirler için özellikle sosyal ağları kullanıyorum. İnternet, müziğimin insanlara ulaşmasında dün olduğu gibi bugün de birincil aracım. Çünkü radyolarda ve televizyonlarda yeni yeni görünmeye başladım.

Yoğun konser programlarınız oluyor. Albümler de bir sene arayla piyasaya çıktı. Bu süreç sizi yordu mu?

İlk albüm 2011 Mayıs’ta çıktı. Yaklaşık bir yıl sonra da yeni albümün kayıtlarına başladık. Ağustos-Kasım arası albüme odaklandığımız için çok yoğun bir konser takvimimiz olmadı. Konser ve albüm konusunda dengeli çalışıyoruz. Bu yüzden yorucu olmadı.

Özgün bir ses ve özgün bir yorumla dinleyenlerinizi selamladınız. Müzik eleştirmenleri sizi gelecek vaat eden müzisyenler arasında görüyor. Bu tür olumlu yaklaşımları göz önüne alırsak, merkezinde Mabel Matiz olan bir ekol oluşur mu?

Ekol oluşturma konusunun değerlendirmesini ben yapamam. Yalnız olarak değil de birlikte yola çıktığımız dostlarımızla birlikte yeni bir yol açtık diyebilirim. Ceylan Ertem, Jehan Barbur, Replikas gibi isimlerle apayrı bir hava oluşturduğumuza inanıyorum. Aynı dönemde albümler, aynı dönemde konserler yapıyoruz. Bir nevi aile olduk. Aynı yerlerde konserler oluyor, birbirimizi dinlemeye gidiyoruz. Bir aileyiz ve giderek çoğalıyoruz. Bu da beni hep beraber bir şeyleri değiştirebileceğimize inandırıyor.

Teoman, Göksel ve Ceylan Ertem’e şarkı vermişsiniz. Son albümünüz Yaşım Çocuk’ta da Aşk Yok Olmaktır adlı bir Yıldız Tilbe şarkısı var. Sezen Aksu’yla birlikte bir şarkı yazma isteğiniz var. Bu üretkenliğin temelinde ne var?

Çok iyi bir okuyucuyum. Zaten ismimi de Kumral Ada Mavi Tuna romanında yer alan Tuna karakterinin takma adından alıyorum. Fakat eskisi kadar yoğun bir okuma düzenim olmuyor. Bunu biraz şiirle telafi etmeye çalışıyorum. Albümlere ve konserlere yoğunlaşmak beni biraz okumaktan uzaklaştırıyor. Aslında uzaklaşmak değil de bir konsantrasyon eksikliği oluyor. Türkiye’nin pek çok yerinde konserler veriyoruz ve yolculuklar oldukça yorucu oluyor. Her şeye açık, hiçbir kısıtlamaya yer olmayan bir hayatım var. Önyargı sahibi olmamaya gayret ediyorum. Bu da dünya görüşü açısından algıları açan, dolayısıyla yazarken hikayeleri açan bir anahtar görevi görüyor. Bu kadar farklı hikâyelerini, birbirinden farklı şarkıların albümlerde bir araya gelmesi bununla alakalı. Her şeyle ilgiliyim ve üretkenliğimi de bu şekilde besliyorum.

Sisteme eleştiriler içeren Krallar ve Alaimisema adlı şarkılarınız var. Sistemi şarkısıyla eleştirenler var. Şarkısıyla değil başka tür eylemlerle sistemi eleştiren müzisyenler var. Siz hangi yönde düşünüyorsunuz?

Kim hangi şekilde duygularını, fikirlerini ifade ediyorsa o şekilde eleştirisini yapsın diyenlerdenim. Ben şarkı yazarak ve söyleyerek eleştirme taraftarıyım. Yöntem önemli değil, yapmak istediğiniz şeyi yapabilmek önemli diye düşünüyorum.

Kliplerinizin çoğu format olarak birbirine benziyor. Fakat Kül Hece ve yeni albümün çıkış şarkısı Zor Değil’in klipleri diğerlerinden ayrılıyor. Kliplerin formatı sizin seçiminiz mi yoksa yönetmenle mi alakalı?

Kül Hece kliplerim arasında kendime en uzak bulduğum kliptir. Bazen sizin düşündüğünüzle başkasının istediği bir olmayabiliyor. Fakat öyle ya da böyle bunlar güzel tecrübeler. Zor Değil ise en beğendiğim işlerden biri oldu. Üst üste konan fotoğraflarla siyah beyaz bir iş ortaya çıktı. Genelde klip tercihlerini yönetmenlere bıraksam da ortak bir fikir üzerinden yola çıkıp klip işlerini bu şekilde hazırlıyoruz.

Başarılı bir orkestranız var. Hem albümlerde hem de konserlerde onlarla çalışıyorsunuz. Özellikle perdesiz gitarıyla Cihan Mürtezaoğlu şarkılarınıza bambaşka bir hava katıyor. Yeni işlerinizde perdesiz gitarı daha çok duyabilecek miyiz?

Albümlerden ziyade sahne performanslarında perdesiz gitar pek çok şarkıda kullanılıyor. Doğası gereği doğaçlamaya oldukça açık bir enstrüman. Perdesiz gitarın yakışacağı her şarkıda kullanıyoruz.



Konser ve albüm dışında farklı projeleriniz olacak mı?

Konser ve albüm dışı bir proje henüz yok. Ama bir sinema filmine müzik yapma hayalim var. Perdede film sonunda yazılar akarken bir şarkım çalsın istiyorum. Dizi müziği de aynı şekilde, özellikle Cihan’la yapmayı çok isterim. Önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan Aysel Gürel Tribute albümünde bir şarkı seslendirdim. Konserler devam ediyor. Adapazarı, Bilecek, Samsun, Erzurum, Ankara, Antalya gibi şehirlere gideceğiz. Güzel bir turne olacak. Gitmediğimiz yerleri de görmüş, konser vermiş olacağız.

Eskişehir’i müzikal anlamda ve dinleyici kitleniz açısından nasıl buluyorsunuz?

Eskişehir sık sık gelmeye çalıştığımız müziğe sıkı sıkı sarılan bir şehir. Herkesin bildiği gibi burası harika bir öğrenci kenti. Eskişehirli dinleyenlerimi çok seviyorum. Her gelişimde onları beni dinlemeye geldiklerini görünce çok seviniyorum. Bugün üniversitede yaptığımız söyleşide de çok güzel vakit geçirdik.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder