26 Mayıs 2013 Pazar

Demet Tuncer Söyleşisi

             “Giderken dertleri portmantoda unutturabilmek gerek”


"Kaytan Dudak" adlı müzikal stand up gösterisiyle Leman Kültür şubelerinde sahne almaya başlayan sanatçı Demet Tuncer, turnenin başlangıç noktası olan Eskişehir'de izleyenleriyle buluştu. Gösteri öncesi hem oyunundan hem de kariyerinden bahseden başarılı sanatçı, kültür sanat konusundaki düşüncelerini paylaştı. Mevcut bir projesine Kaytan Dudak adını takarak turneye başladığını belirten Tuncer, oyunda herkesin kendine belli çıkarımlar sağlayabileceğini söyledi.

Öncelikle Kaytan Dudak’tan bahsedebilir misiniz? Nedir bu Kaytan Dudak?

Kaytan Dudak, izleyenlerin kendine istediği şekilde pay alabileceği bir gösteri. Hayatımız boyunca karşımıza çıkan veya çıkabilecek olan kişileri tiplemeler, hikâyelerin şarkıları, şarkıların hikâyeleri gibi hep bildiğimiz şeyler var. Yarattığımız ya da var olan bir hikâyeye eklediğimiz bir parça tam da izleyicinin pay aldığı nokta olacak.

Gösterinin ismine bakıldığında feminen bir oyun çıkarımı yapılabilir mi?

Kaytan Dudak aslında var olan bir gösteriydi. Çalıştığımız kurum bir isim isteyince biz de Kaytan Dudak dedik. Aslında bu seyirciler tarafından ortaya çıkmış bir proje. Tamamen sahnede gelişti. İnteraktif bir proje ve izleyicilerle sürekli bir iletişim halinde geçiyor. İşin içine müzik de girince mini bir müzikal stand-upa dönüştü. Karakterleri göz önüne aldığımızda hem seksi bir kadın, hem bıçkın bir delikanlı olduğu için her iki cinsten de tanımlamalarla gösterinin ismi oluştu. Yani gösteri kadınların sesi olarak algılanmamalı. Her iki tarafın da temsil edildiği bir oyun bu. Dediğim gibi seyircilerden de dönüt geldiği için sıcak bir hava oluşuyor. İşin güzel tarafı da budur. Seyirci “Bizim evin salonuna geldi, oturduk güldük eğlendik” diyebiliyorsa, ne mutlu bana.

Eskişehir’e ilk kez geldiniz. Nasıl bir ortam buldunuz?

Eskişehir’e maalesef ilk gelişim. Yolculuktu, hazırlıktı derken gezme fırsatım da olmadı. Eskişehir’i çok met ederler. Seyircisi çok iyidir, kültür sanat faaliyetleri boldur derler. Bu yüzden gösteriye Eskişehir’den başlayalım dedik. Bu sene Leman Kültür’ün tüm şubelerinde Kaytan Dudak’ı sergileyeceğiz.

ABD’de başlayan müzikal kariyeriniz, Türkiye’de devam ediyor. ABD maceranız nasıl başladı? Dönüş fikri, projeler nasıl ortaya çıktı?

ABD maceram daha 7 yaşındayken başladı. Ben hep Amerika’ya gideceğim diyip diyip gezerdim ortalıkta. Sonra lise ikinci sınıftayken Türkiye ile Amerika arasındaki bir anlaşmayla yapılan sınavda Türkiye birincisi olarak ABD’de burslu eğitim alma hakkı kazandım. Birleşik Dünya Koleji’nde liseyi tamamladıktan sonra üniversiteye devam ettim. Profesyonel müzikal ve tiyatro hayatıma orada başladım. Bir yandan da siyasal bilgiler fakültesinde okudum. Bu ailemi mutlu etmek için yapılan bir işti. Onlara siyasal bilgiler diplomamı verip, tiyatro ve müzikal işlerime devam ettim. Türkiye’ye döndüm ve Çocuklar Duymasın’la işlere kaldığım yerden devam ettim.



Çocuklar Duymasın demişken; Türkiye müzikal oyunlara, filmlere veya gösterilere çok fazla aşina değil. Siz de gelir gelmez popüler olan yerli dizi sektörüne bir sitkomla girdiniz. Niçin popüler olanla ilerlemek istediniz?

Bunun için planlı bir düşüncem olmamıştı. Güzel bir teklif geldi ve değerlendirdim. İnsanlar diziden sonra bir köşeye çekildiğimiz düşündü ama işin aslı öyle değil. Tiyatro ve müzikal işlerime ara vermeden devam ettim, hala da ediyorum. Hatta pek çok ödül de aldım. Aslında olaya popüler yönden değil, samimiyet yönünden bakıyorum. Bizi anlatan, bize kendimizi anlamamızı sağlayan her türlü projede yer almayı isterim. Gösteriye gelenler portmantoya streslerini, sıkıntılarını bırakıp; seyrettikten sonra o bıraktıklarını portmantoda unutup gidebiliyorlarsa bu benim için çok büyük mutluluktur. Benim derdim ne kadar fazla insanla bir arada olursam, o kadar fazla elçilik yaparım. Yani senin düşünceni ona, onun düşüncesini bir başkasına taşıyabilirim. Bu da birbirimizi anlamanın en güzel yollarındandır diye düşünüyorum.

Arapsaçı ve Kadın Terzisi filmlerinde rol aldınız. Müzikal bir filmde de sizi görebilecek miyiz?

Türkiye’de müzikal film projeleri görmek biraz zor. Bir ara Muck diye bir dizi vardı, maalesef bitti. Yedi Kocalı Hürmüz vardı. Biraz kısır bir alan. Güzel bir teklif gelirse seve seve yer almak isterim. Tiyatro sahnesinde müzikal oyunlar açısından zenginiz ama beyazperde tarafı biraz zayıf. Bu durumun sebebi de yine aynı noktaya çıkıyor: Popüler Kültür. Bir şey çok tutuyorsa, sürekli o yapılıyor. Bir dönem ağa dizileri meşhurdu, bir dönem dönem dizileri meşhurdu. Belki bir gün de müzikal projeler meşhur olur, güzel bir proje olur ve ben de yer alırım.

Şarkıcılık anlamında da çeşitli çalışmalarınız var. Mikael ile bir düetiniz, Gogol Bordello’dan bir aranje çalışmanız var. Salt bir müzik kariyeri düşündünüz mü?

Öyle bir düşüncem olmadı. Tek yönlü çalışmayı sevmiyorum. Oyunlar, müzik, tiyatro ve diğer işlerimin hepsini bir arada götürüyorum. Böylesi daha üretken ve özgün oluyor.

Evli ve bir çocuk annesi olmanıza rağmen yoğun tempolu bir iş süreciniz oluyor. Zorluk çekiyor musunuz?

Çok zor oluyor gerçekten. Ekstra diye tabir ettiğimiz işlere, normal takvimimden daha fazla vakit ayırıyorum. Hali hazırda gelen iş teklifleri, var olan projelerin güncellenmesi epey vakit ve enerji gerektiren işler. Zaten hazırlıklar zamanın büyük bir kısmını kapsıyor. Bir de oldukça etkin olduğum sosyal sorumluluk projeleri var. Oradan oraya koşuşturup en iyi şekilde işlerimi yapmaya çalışıyorum. Bir anne olarak zor olsa da işimi severek yapıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder