“Giderken dertleri portmantoda unutturabilmek gerek”
"Kaytan Dudak" adlı müzikal stand up gösterisiyle
Leman Kültür şubelerinde sahne almaya başlayan sanatçı Demet Tuncer, turnenin
başlangıç noktası olan Eskişehir'de izleyenleriyle buluştu. Gösteri öncesi hem
oyunundan hem de kariyerinden bahseden başarılı sanatçı, kültür sanat
konusundaki düşüncelerini paylaştı. Mevcut bir projesine Kaytan Dudak adını
takarak turneye başladığını belirten Tuncer, oyunda herkesin kendine belli
çıkarımlar sağlayabileceğini söyledi.
Öncelikle Kaytan Dudak’tan bahsedebilir misiniz? Nedir bu
Kaytan Dudak?
Kaytan Dudak, izleyenlerin kendine istediği şekilde pay
alabileceği bir gösteri. Hayatımız boyunca karşımıza çıkan veya çıkabilecek
olan kişileri tiplemeler, hikâyelerin şarkıları, şarkıların hikâyeleri gibi hep
bildiğimiz şeyler var. Yarattığımız ya da var olan bir hikâyeye eklediğimiz bir
parça tam da izleyicinin pay aldığı nokta olacak.
Gösterinin ismine bakıldığında feminen bir oyun çıkarımı
yapılabilir mi?
Kaytan Dudak aslında var olan bir gösteriydi. Çalıştığımız
kurum bir isim isteyince biz de Kaytan Dudak dedik. Aslında bu seyirciler
tarafından ortaya çıkmış bir proje. Tamamen sahnede gelişti. İnteraktif bir
proje ve izleyicilerle sürekli bir iletişim halinde geçiyor. İşin içine müzik
de girince mini bir müzikal stand-upa dönüştü. Karakterleri göz önüne
aldığımızda hem seksi bir kadın, hem bıçkın bir delikanlı olduğu için her iki
cinsten de tanımlamalarla gösterinin ismi oluştu. Yani gösteri kadınların sesi
olarak algılanmamalı. Her iki tarafın da temsil edildiği bir oyun bu. Dediğim
gibi seyircilerden de dönüt geldiği için sıcak bir hava oluşuyor. İşin güzel
tarafı da budur. Seyirci “Bizim evin salonuna geldi, oturduk güldük eğlendik”
diyebiliyorsa, ne mutlu bana.
Eskişehir’e ilk kez geldiniz. Nasıl bir ortam buldunuz?
Eskişehir’e maalesef ilk gelişim. Yolculuktu, hazırlıktı
derken gezme fırsatım da olmadı. Eskişehir’i çok met ederler. Seyircisi çok
iyidir, kültür sanat faaliyetleri boldur derler. Bu yüzden gösteriye
Eskişehir’den başlayalım dedik. Bu sene Leman Kültür’ün tüm şubelerinde Kaytan
Dudak’ı sergileyeceğiz.
ABD’de başlayan müzikal kariyeriniz, Türkiye’de devam
ediyor. ABD maceranız nasıl başladı? Dönüş fikri, projeler nasıl ortaya çıktı?
ABD maceram daha 7 yaşındayken başladı. Ben hep Amerika’ya
gideceğim diyip diyip gezerdim ortalıkta. Sonra lise ikinci sınıftayken Türkiye
ile Amerika arasındaki bir anlaşmayla yapılan sınavda Türkiye birincisi olarak
ABD’de burslu eğitim alma hakkı kazandım. Birleşik Dünya Koleji’nde liseyi
tamamladıktan sonra üniversiteye devam ettim. Profesyonel müzikal ve tiyatro
hayatıma orada başladım. Bir yandan da siyasal bilgiler fakültesinde okudum. Bu
ailemi mutlu etmek için yapılan bir işti. Onlara siyasal bilgiler diplomamı
verip, tiyatro ve müzikal işlerime devam ettim. Türkiye’ye döndüm ve Çocuklar
Duymasın’la işlere kaldığım yerden devam ettim.
Çocuklar Duymasın demişken; Türkiye müzikal oyunlara,
filmlere veya gösterilere çok fazla aşina değil. Siz de gelir gelmez popüler
olan yerli dizi sektörüne bir sitkomla girdiniz. Niçin popüler olanla ilerlemek
istediniz?
Bunun için planlı bir düşüncem olmamıştı. Güzel bir teklif
geldi ve değerlendirdim. İnsanlar diziden sonra bir köşeye çekildiğimiz düşündü
ama işin aslı öyle değil. Tiyatro ve müzikal işlerime ara vermeden devam ettim,
hala da ediyorum. Hatta pek çok ödül de aldım. Aslında olaya popüler yönden
değil, samimiyet yönünden bakıyorum. Bizi anlatan, bize kendimizi anlamamızı
sağlayan her türlü projede yer almayı isterim. Gösteriye gelenler portmantoya
streslerini, sıkıntılarını bırakıp; seyrettikten sonra o bıraktıklarını
portmantoda unutup gidebiliyorlarsa bu benim için çok büyük mutluluktur. Benim
derdim ne kadar fazla insanla bir arada olursam, o kadar fazla elçilik yaparım.
Yani senin düşünceni ona, onun düşüncesini bir başkasına taşıyabilirim. Bu da
birbirimizi anlamanın en güzel yollarındandır diye düşünüyorum.
Arapsaçı ve Kadın Terzisi filmlerinde rol aldınız. Müzikal
bir filmde de sizi görebilecek miyiz?
Türkiye’de müzikal film projeleri görmek biraz zor. Bir ara
Muck diye bir dizi vardı, maalesef bitti. Yedi Kocalı Hürmüz vardı. Biraz kısır
bir alan. Güzel bir teklif gelirse seve seve yer almak isterim. Tiyatro
sahnesinde müzikal oyunlar açısından zenginiz ama beyazperde tarafı biraz
zayıf. Bu durumun sebebi de yine aynı noktaya çıkıyor: Popüler Kültür. Bir şey
çok tutuyorsa, sürekli o yapılıyor. Bir dönem ağa dizileri meşhurdu, bir dönem
dönem dizileri meşhurdu. Belki bir gün de müzikal projeler meşhur olur, güzel
bir proje olur ve ben de yer alırım.
Şarkıcılık anlamında da çeşitli çalışmalarınız var. Mikael
ile bir düetiniz, Gogol Bordello’dan bir aranje çalışmanız var. Salt bir müzik
kariyeri düşündünüz mü?
Öyle bir düşüncem olmadı. Tek yönlü çalışmayı sevmiyorum.
Oyunlar, müzik, tiyatro ve diğer işlerimin hepsini bir arada götürüyorum.
Böylesi daha üretken ve özgün oluyor.
Evli ve bir çocuk annesi olmanıza rağmen yoğun tempolu bir
iş süreciniz oluyor. Zorluk çekiyor musunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder